1- Bizans Dönemi Yapıları:
Bu dönem yapılarının hemen hepsinin askeri amaçlı yapılar, kaleler olduğunu görüyoruz. Bunların içerisinde en önemlisi Rize Kalesi’dir. Kuruluşunu kesin olarak bilemiyoruz. Lustinianos zamanında, 6. yüzyılda yenilenen kale Trabzon Devleti zamanında son şeklini almıştır. İki bölümden oluşan kare, bir iç kale ve halkın ikamet ettiği aşağı kaleden ibarettir. Doğu Karadeniz bölgesinde bu şekilde bir iç kale ile birlikte halkın bir kısmının oturduğu yerleşmeyi de içine alan diğer savunma yapıları Trabzon ve Giresun kaleleridir.
Rize çevresinde yer alan diğer kaleler stratejik yerlere kurulmuş, çevresini korumak, haberleşmek ve yeterince askeri kuvveti barındırmak için tesis edilmişlerdir. Bunlardan Bozuk Kale, Kalecik (Sivri Kale) ile Cihar Kale küçük kaleler olup ortalarında birer gözetleme kulesine sahiptirler. Pazar Kız Kalesi bu kalelerden kulesi olmadığı için farklıdır. Çamlıhemşin’de Fırtına Deresi’ne hakim bir noktada yer alan Zil Kale ile iç bölgeye geçişi sağlayan Tatos geçidindeki Kalei Balâ (Yukarı Kale) içlerinde bir çok tesisata sahip kalelerdir. Zil Kale’nin ortasındaki kule bütün vadiye hakimdir. Günümüze harap vaziyette gelen bu kalelerin Osmanlı döneminde de kullanıldığını ve onarıldığını tarihi belgelerden öğreniyoruz.
2- Türk Devri Yapıları:
Rize’deki camiler bölgenin zengin halk mimarisinin etkisinde kalmıştır ve mahalli özellikler taşırlar.
İl merkezinde sadece İskender Cafer Paşa (İslam Paşa) Camii son cemaat yeri ve kubbeli harimi ile klasik devir 16. yüzyıl yapısı olarak dikkati çeker. Diğer camilerin çoğu yenilenmiştir.
1960 yılından sonra kırma çatılı camilerin yıkılarak yeniden taş ve betonla kubbeli olarak yapıldığını görmekteyiz. Böylece birkaçının dışında şehir merkezinde mimari ve sanat değeri taşıyan cami kalmamıştır. Camiler incelendiğinde hepsinin orijinal ve tarihi değere sahip oldukları görülmektedir.
İlçe ve köylerdeki camileri de kısaca şu şekilde değerlendirebiliriz: Bunlar dağınık yerleşmeden dolayı bir veya iki mahallenin ihtiyacı için yapılmış küçük boyutlu yapılardır. Konut mimarisinin etkisini taşırlar. Cephelerinde namaz vaktinin beklendiği sedirli hayat kısımları vardır. Son cemaat mahalli yoktur. Bu hayatın üzerinde fevkani ve iç mahfile açılan bir mahfil bulunur.
Arazinin eğiminden dolayı yüksek subasman kısımları vardır. Bazılarının zemin katına medrese -mektep yerleştirilmiştir. Camilerin esas harim katları taş veya ahşap yığma olarak inşa edilmiştir. Örtü dört eğimli kırma çatıdır. Ahşap camilerin kuruluşu evlere çok benzer. Bazılarının duvarları evler gibi “dolma gözlü” yapılmıştır. Minareleri yoktur. Bazılarında ise “ezanlık” bulunur. Süsleme bakımından ahşap ağır basmaktadır. Özellikle camilerin kapıları, mihrapları, minberleri mahfil köşk ve korkulukları, tavanlar ahşap oyma olarak süslenmiştir. Kullanılan motifler iki gruba ayrılır:
1- Geometrik motifler: Sarma kordon, sepet örgü, kare içinde yıldız, üçgen dizileri, mührü Süleyman, çarkıfelek, zikzak, balıksırtı (şevron) motifleri en çok kullanılanlardır. Bu motiflerin bazıları antik karakterli olup Bizans ve Gürcü kiliselerinde de kullanılmıştır.
2- Bitkisel motifler: Stilize ağaçlar (bordürler üzerinde uzayıp giden, panolar içinde) vazoda çiçekler, kıvrımdallar, S ve C kıvrımları. Bu motifler ise Osmanlı ve dönemin Avrupa süslemesinden kaynaklanmaktadır.
Doğu Karadeniz Ahşap Üslubu: Rize ili örnekleri ile komşu yerleşmeler, Artvin, Of ve Çaykara’daki camilerin ahşap süsleme programları incelendiğinde 18. yüzyıldan sonra bölgeye özgü bir ahşap üslubunun ortaya çıktığını görüyoruz. Bu üslubu yukarıda özetlemeye çalıştığımız antik karakterli bazı yerli motifler ile klasik Osmanlı ve Avrupa menşeli motifler oluşturmaktadır. Yerli sanatçılar başarılı bir sentez ve yorumlama ile yeni biçimler ortaya koymuşlardır.
Rize’nin halk mimarisi ürünleri Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en özgün örneklerini oluştururlar. Yaşanılan ev, ambar yapıları olan seranderler (Nayla), samanlık (Pagen) gibi yardımcı mekânlar, misafir odaları, köprüler değirmenler başlıca yapılardır.
Evleri arazinin yapısı, iklim şartları, yapı malzemesi ve zengin yaşama kültürü şekillendirmiştir. Bölgede dağınık yerleşme hakimdir. Herkesin evi tarlasının başındadır. Şehir merkezindeki evler taş, dolma göz, bağdadi duvarlı kırma çatılı yapılardır. Plan olarak aşhanesi (hayatı olan) hayatlı evler ile iş sofalı evler yaygındır. Köylerde ise hayatlı evler yapılmıştır. Arazinin eğiminden dolayı evin zemin katında oluşan boşluğa ahır yerleştirilmiştir. Esas yaşama katı aşhana, iç hayat ve onun etrafındaki odalardan meydana gelmiştir. Ahşap oyma ve resimli süsleme bakımından Çağlayan Hurşit bey Konağı önemli bir örnektir. Ahşap oyma motifleri camilerde de görüyoruz. Ayrıca bu yapılar İstanbul görünümleri ihtiva eden resimlere de sahiptirler.
Halk mimarisinin diğer örnekleri seranderler ve köprülerin çok zengin örnekleri vardır. Direkler üzerindeki seranderler mısır kurutmak için yapılmışlardır. Taş köprüler genellikle tek kemerlidir. Ahşap köprülerde açıklığı aşmak için daha fazla zorlukların çözülmesi gerekmiştir. Bu tip köprülerden Kaptanpaşa Buzlupınar Köprüsü özgün bir örnektir. Ne yazık ki, son yıllarda şehirlerde ve köylerdeki bu halk yapı sanatının ürünleri yıkılıp yok edilerek yerlerine sağlıksız beton yapılar inşa edilmektedir. Böylece zengin unsurlar taşıyan Karadeniz yapı kültürü hızla yok olmaktadır.